Kayıtlar

180 - gençtik yaptık bi şeyler

                  Aynı günün hala bitmemiş olması beni her seferinde yani her akşam şaşırtıyor, anlayamadığım şey uzunluğu aynı olan günlerin eskiden bir ergenin ilk seksi kadar hızlı geçmesi ve şimdiyse üzerinde çeşitli uyuşturucularla çevirmeye yakalanmış birinin vaktinin geçtiği kadar hızlı geçmesi. Biliyorum Einstein bir şeyler dedi, insan psikolojisi üzerindeki çalışmalar kesin bir şeyler açıklıyor ama hala mantığıma sığdıramadığım şey hayatımda değişen bir şey olmadan ve yıllardır önündeki havucu kovalayan bir eşek gibi aynı şeyi yaparak hiçbir şey elde edemememin bununla bir ilgisi olup olmaması. Bana sorarsanız hiçbir ilgisi yok. Ama içgüdülerim öyle söylemiyor, kesinlikle bir ilgisi olduğunu söylüyor. Eh, bunları dinlediğimde de aklıma aynı şeyleri yapmaktan bunalmış olduğumdan başkası gelmiyor; ama, bundan bunalmış olsaydım şimdiye çoktan değiştirirdim yaşamımı, değil mi?                 Neden değiştireyim ki. Kendi şartlarımda kendi şartlarımla kendim için yarattığım bu ha

179 - noname workaholic

                  Tamamlanmak için muhterem karakterimin teşriflerini bekleyen bunca iş varken dans etmek için can atan bedenimin arzularını daha fazla göz ardı edemeyeceğimi anladığımda tabi ki kalkıp bir kulübe gitmedim. Sonuçta hepsi kapalıydı; hayır, saat öğleden sonra üç olduğu için değil, hayır aslında küçük olan ama kanunlara büyükşehir olarak geçmiş olan yaşadığım yerdeki muhafazakarların baskıları yüzünden de değil, yalnızca dışarıda bir salgın olduğu için kapalıydı hepsi. Zaten açık olsalar da hiçbirine gideceğimi sanmıyorum, nitekim eski zamanlarımda bu kulüplere düzenlediğim seferlerden hiçbirisi bana istediğim keyfi başarıyla verememiş, hep oradan çıkana kadar zombi gibi hissetmiştim. Ayrıca kimle gidecektim. Benimle bir kulübe gidip de kaygısızca ve haliyle de amaçsızca dans etmeyi kabul edecek birkaç kişi vardı, bu birkaç kişiden birisi de geçmişimde kalmış artık görüşmediğim kimselerdi.                 Hal böyleyken kalkayım da biraz piyano eşliğinde melisa çayı içe

Meraklısına Açıklama

      Meraklısına, çünkü biraz da kendime not olması için yazıyorum saygılar. Açıklama şöyle gidiyor; amiral gemim olan "bir kasket iki mantar" serisine "bir kasket"miş gibi davranacağım bir süre. Yanisi şu, kasketin solo hikayelerini okuyor olacaksınız buralarda, eğer okursanız, okusanız fena olmaz bence.      Kasketin solo hikayelerinde de elimden geldiğince toplumsal klişeler, insanlığın en başından beridir kırmakta zorlandığı, güç veya tabular gibi, döngüler etrafında olabildiğince fazla absürt unsurlar kullanarak gezinip bir yandan da uzayda rastgele kişi kurum ve kuruluşlar yaratacağım. Nasipse güldürürken düşündürmeyi sonra düşündürdüğümde daha çok güldürmeyi hedefliyorum bu sırada. Sarkazmın ötesinde görüşmek üzere huehue

72 serisiyle ilgili güncelleme

    Selam herkese, üst üste üç yazısını yayınladığım serinin kaderiyle ilgili olacak bu açıklama. Kitap haline getirmek istediğim bir çalışma olduğu için daha sonra yazdığım 72 yazılarını yayınlamayacağım. Bunun yerine belki yeni bir seri gelir belki 'altı üstü bir kasket iki mantar' serisine hikaye gelir, bilemiyorum. Ancak emin olduğum bir şey yayınlarımın biraz yavaşlayacağıdır. Tavsiyem bu süreyi diğer hikayelerle geçirmeniz ;) barbekü bayramınızı tebrik ederim

72.3

                Nihayet bardan çıkabildiğine epey memnundu ancak ayaklarının her an kaybolmasından hala korkuyordu. Hızlı hızlı yürürken kafasının içinde konuşuyor, şikayet edip hayıflanıyor sonrasındaysa kendini haklı çıkartmaktan geri kalmıyordu. ‘İnsanın da ayağı hop diye bağımsızlık ilan etmez. Kim açıklayabilir bunu, bilim mi? O muhtemelen klinik psikiyatriye gönderir; bu seferkiler de kafasının içine gönderir. Ee sonra. Buraya gelebilen olmadığına göre, kim çözmeye meydan okuyabilir ki bunu. Ben de meydan okuyamam. Ben kimim ki koca bilimin yanında, tabi ki çözemem. Kalkıp şamana gitsen, o da gel bitki çayı içirirken ben sana; arkadaşlarım davullara vursunlar ve sen de kötülüklerinden arın, der. Aslında en mantıklısı şaman gibi görünüyor. Bunca hippinin ‘acı olmasın da ne olursa olsun’ demesinin bir sebebi olabilir. Evet. En iyi öğretmen acıdır ve en iyi tebeşir de zamandır.’                 Nihayet evine dönmüştü, bu düşüncelerle beraber, sağ salim. Tam apartmana girmek üzer