Kayıtlar

Temmuz, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

72 serisiyle ilgili güncelleme

    Selam herkese, üst üste üç yazısını yayınladığım serinin kaderiyle ilgili olacak bu açıklama. Kitap haline getirmek istediğim bir çalışma olduğu için daha sonra yazdığım 72 yazılarını yayınlamayacağım. Bunun yerine belki yeni bir seri gelir belki 'altı üstü bir kasket iki mantar' serisine hikaye gelir, bilemiyorum. Ancak emin olduğum bir şey yayınlarımın biraz yavaşlayacağıdır. Tavsiyem bu süreyi diğer hikayelerle geçirmeniz ;) barbekü bayramınızı tebrik ederim

72.3

                Nihayet bardan çıkabildiğine epey memnundu ancak ayaklarının her an kaybolmasından hala korkuyordu. Hızlı hızlı yürürken kafasının içinde konuşuyor, şikayet edip hayıflanıyor sonrasındaysa kendini haklı çıkartmaktan geri kalmıyordu. ‘İnsanın da ayağı hop diye bağımsızlık ilan etmez. Kim açıklayabilir bunu, bilim mi? O muhtemelen klinik psikiyatriye gönderir; bu seferkiler de kafasının içine gönderir. Ee sonra. Buraya gelebilen olmadığına göre, kim çözmeye meydan okuyabilir ki bunu. Ben de meydan okuyamam. Ben kimim ki koca bilimin yanında, tabi ki çözemem. Kalkıp şamana gitsen, o da gel bitki çayı içirirken ben sana; arkadaşlarım davullara vursunlar ve sen de kötülüklerinden arın, der. Aslında en mantıklısı şaman gibi görünüyor. Bunca hippinin ‘acı olmasın da ne olursa olsun’ demesinin bir sebebi olabilir. Evet. En iyi öğretmen acıdır ve en iyi tebeşir de zamandır.’                 Nihayet evine dönmüştü, bu düşüncelerle beraber, sağ salim. Tam apartmana girmek üzer

72.2

                Oturup içmekten sıkıldığında ansızın ayağa kalktı. Ama ne yapacağını bilemeyince tekrar oturacak oldu. Neyse çıkayım bir sigara içeyim, diye düşündü. Bu kez içkisini de yanına alarak dışarı çıktı. Aslen görmeye geldiği arkadaşını hala görmediğini hatırlayıp sigarasını yaktı.                 ‘Bu insanlar da yakadan düşmek bilmiyorlar. Her yer, herkes sahte sevgi tüccarı resmen. Bunca bilgenin, filozofun ve imparatorun hiçbirinden nasibini almayıp böyle ortalıkta neşe topçuğu gibi gezenlerden bahsediyorum. Birinin gülümsemesi için her şeylerini verebilecek melek bozuntuları. Bunlardan olsa olsa düşmüş melek olur. Düşmeden önce oldukları yerin de fazla yüksek olmadığına bahse girerim. Muhtemelen yukarılardaki yerlerinde de herkese böyle salak salak gülümseyip hepsini iyi yapmaya çalışıyorlardı; daha sonra aklı başında birisi çıkıp bunları attı oradan. Böylece bizim başımıza musallat oldular tanrıların yerine. Eh, bu çocuklara ağızlarının payını vermek de bize düşen.’