Kayıtlar

184

                  Ağzından bir şey kaçırmak kadar sıradan olsa da bedeli büyük değerlendirilen bir şey görmedim. Bir insan ağzından çıkan bir şey için neden bedel ödesin ki, bana sorarsanız bedel ödemeye değer tek şey aksiyonlardır. Hepimizin aldığı aksiyonlar, sonuçlar doğuran tek şeydir. Ağzımdan çıkan bir şeyin aksiyon doğurduğunu hatırlamıyorum, ancak ağzımdan çıkan şey aldığım bir aksiyonun yanında gelen bir şey değilse. Sinematik olmaktan bahsediyorum, yazılmış bir senaryoyu oynar gibi işiyle gücüyle ilgilenirken eşsiz bir senkron yakalayıp karşısındaki insana da anlatmak istediklerini anlatabilen insanın yaptığı iş. Kendi fikrimde konuşmanın gerçekçilik kazandığı tek nokta budur. Oturduğu yerde götünü büyütmekle meşgul olanların sadece laf olsun diye söylediği şeyleri, yargılamaya bayılan insanlar var ve her yerdeler. İşin daha ilginci bu insanlar kendilerini ciddi bir otorite olarak görüp söylediklerinin dinlenmesi için kendilerini yırtıyorlar. Halbuki bu insanların yaptığı d

183

Resim
                Hepimizin bayılmadığı bir şey söyleyeyim size, iki yüzlülükle sık sık bağdaştırdığım bir konu. Hiç emir vermenin nasıl bir his yarattığını gördünüz mü, kendinizi kendi gözlerinizle görmenizden bahsediyorum. Açıkçası benim hiçbir fikrim yoktu, ta ki üniversitede epey kritik bir grup projesini üstlenene kadar. İşlerin nasıl geliştiğini tahmin etmek fazla zor olmasa gerek; herkes bir araya geldi, dostane buluşmalarla grubun kazandığı sıcaklığı işe dönüştürmekte, kazandığı enerjiyi sürtünme gibi boş işlere harcamakta ısrarcı olan bir elementimiz oldu. Bu elementle birinin baş etmesi gerektiğinde hem fikir olduk, diğer elementler olarak. Ancak, kimin bu yüzleşmeyi motive edeceğinde hemfikir kalamadık. Buradan sonra da başımızdaki en büyük bela başıma bir kez daha bela oldu ve demokrasiyi takip ederek seçildim, ve demokrasi sayesinde reddetme hakkım da yoktu.                 Sonunda bu elementi bir akşam dışarıya davet ettim, ikimizin de alanının kana bulanmasına gerek olma

182

Resim
                  Aslında Türkçe ve İngilizce konuşmak gibi, insanların çift, tek, asal gibi belirli setlere dahil olan sayıları tercih etmelerinin bir anlamı var bence. Aklımdaki anlam şu, böylece kendine hata payı bırakmak isteyen, deneyen ve yanılmaktan korkmayan herkes kendine bir yol bulabilir. Tabi, eski ben gibi, burnu havada olan ve tanrı kompleksiyle dolup taşmış bazı yargıçlar, hemen ilk fırsatta, bir dakika bile beklemeden veya derin bir nefes almaya bile ihtiyaç duymadan saatlerini çölde geçirmiş de şimdi karşısında içtiği suyu bile soğutabilecek kadar keyifli bir soğutucu görmüş gibi atlarlar.                 Atladıklarında bahsedecekleri birkaç şey olduğuna inanıyorum, bunlardan biri hepimizin ilk tahmini, etik ahlak benzeri bilimum genel geçer, aklı kafada nereye bastığını göremeyen teoriler. Bunun bir tahminden daha fazla olduğuna inanıyorum; açıkçası, çoğunun bu zırvalarını etik ahlak sınır ve sınıflandırılamazlığına dayandırdığına adım gibi eminim. Böylece herkes